11 Temmuz 2009 Cumartesi
16 Mart 2009 Pazartesi
MSN İLETİME GELEN YARARLI AÇIKLAMA

Kalp Krizi ve Sıcak Su
> Bu çok güzel bir yazıdır. Sadece öğünlerden sonra sıcak su içme konusuna değil kalp krizi risklerine de değinmektedir.
> Çinliler ve Japonlar yemeklerinden sonra soğuk su değil sıcak çay içerler.
> Belki biz de yemekten sonra sıcak bir şeyler içme alışkanlığımızı onlardan edindik.
> Eğer yemeklerden sonra soğuk şeyler içiyorsanız bu yazı size hitap ediyor. Yemekten sonra soğuk bir şeyler içmek sizi rahatlatabilir.
> Ancak tükettiğiniz soğuk su katılaşarak yağlı bir madde haline döner ve yavaş bir şekilde sindirilir. Bu asitli tepkime bozularak bağırsakta katı
> maddelerden daha hızlı bir şekilde emilir. Bir kısmı bağırsağa yapışır.
> Kısa bir süre sonra tamamen yağ haline döner ve kansere yol açar.
> Yemekten sonra sıcak su veya çorba içmek en iyisidir.
> Kalp krizi hakkında önemli birkaç bilgi:
>

> - Kalp krizi belirtisi her zaman sol kolun uyuşması değildir. Çenedeki şiddetli ağrıların da farkında olun. İlk göğüs ağrınız kalp krizi sırasında gerçekleşmez.
(Daha önce mutlaka göğüs ağrınız olmuştur) Mide bulantısı ve şiddetli terleme de önemli kalp krizi belirtilerindendir.
> Kalp krizi geçiren insanların %60 ı uyurken ölür.
> Göğüsteki ağrılar sizi uykudan uyandırabilir. Lütfen dikkatli olun ve olanların farkına varın.
> Bir kardiyoloji uzmanı diyor ki; Eğer bu mesajı okuyan herkes arkadaşlarına gönderirse bir hayat kurtarır. Bu nedenle bu mesajı tüm önemsediğiniz
arkadaşlarınıza gönderin.
14 Mart 2009 Cumartesi
11 Mart 2009 Çarşamba
9 Mart 2009 Pazartesi
YAZGI ( AŞIK ÇEPNİ )

Gün sızılı
Tan kızılı bir seher vakti
Faroz burnuna doğru
Karadenizin kara sularını bir taka yarıyor
Sevdalarını gömmüş sinesine Dursun reis
Bereketli bir gün için Allaha yalvarıyor
Kıpkızıl sımsıcak şeydi düşleri
Can gibi tenha
Ruh gibi derin
Hamsi kaynıyordu deniz
Reisi bir görseniz
İçi içini yiyordu
Bahtı kara değildi gayrı
Güne şükrediyordu
Morarmış dudaklarında bir kesme gayde
Uy denuz kara denuz
Doldi da taşamayi
Yüreğine doldurup duyguların hasını
Gayrı yeter diyerek
Çevirdi rotasını
Keşke gerçek olsaydı düşleri
Can gibi tenha
Ruh gibi derin
Gök zifire büründü bir anda
Giderek şiddetlendi fırtına
Bir histeri kapladı tüm vücudunu
Sanki kör bir hançer saplandı sırtına
Yıldırımlar iniyordu kara bulutlar arasından
Ve bir kez daha dehşetle irkildi reis
Karadenizin karasından
Asude bir suydu düşleri
Can gibi tenha
Ruh gibi derin
Başını azgın dalgaların göğsüne vura vura
Gömüldü karanlık sulara
Reisin hamsi dolu takası
Kaderi böyleydi
Birleşmemişti ki iki yakası
Dipsiz bir kuyuydu düşleri
Can gibi tenha
Ruh gibi derin
Takasını alan
Umudunu çalan sular karıştı gözyaşlarına
Donuk bakışları kaydı Faroz yamaçlarına
Boğazı bin bir düğüm
İsyanını yutkundu
Bir acı çaresizlik kapladı içini
Tutunduğu tahtaya baktı baktı
Ve yavaşça
Tahtayı bıraktı
Sessiz bir ölüme kaydı düşleri
Can gibi tenha
Ruh gibi derin
AŞIK ÇEPNİ
Hece Ustasından NEFİS SERBEST SUSTUM BE ABİCİM DİYECEK SÖZ BIRAKMADIN
KALEMİN KAVİ İLHAMIN DAİM OLSUN SAYGILARIMLA
7 Mart 2009 Cumartesi
KALEMİN ZAFERİ

Bu gün sebebini bilmeden dolaşıyorum
gönül sarhoşluğunda mustarip.
Hayatın boşluğuna basıyor ayaklarım
Bitkin bitap düşmüşüm
Umarsızlıktan,
şamar oğlanı olmaktan.
Yarın endişeleri kaplıyor içimi
ve güneşe takılı kalıyor gözlerim.
Birazdan gün batacak,
her zamanki gibi
kaygısızlar yatacak.
ben yine bu yollardayım dur duraksız.
Obur dinazorların yuttuğu lokmalar için boğuşacağım
artık yazma vaktidir
kalemim sol cebimde kuşkusuz.
Yalın kılıç mısralarda vuracağım onları
en etkili silahım kalemim.
mezalimin , çapulcunun ensesinde olmalı nefesim
ve akşam oluyor
çekti güneş perdelerini
yarın her şeye rağmen
elimi taşın altına koyacağım
yine tüm medeni cesaretimle
sözümün ardında
güneşin önünde olacağım bir adım
susanlara nispet
ağlayanın malı gülene kalmayacak
olursam görevin neferi
iki kirpik arasında kalemimin zaferi
İLHAMİ ARSLANTAŞ
Canım Babacım kaleminin nehri daima aksın
Seni seviyorum Hürmetlerimle
6 Mart 2009 Cuma
KIRMIZI İNCİ
Ah babam
Kaderim
Senin duaların
Son nefesinle
Siyaha büründü
Bilmiyorum
Haberimi alır mısın
Meçhul yerinden
Bir bilsen
İsmim sızlar
Hayat kimliğimde
Çocukluğum
Acı su misali aktı
Genç yıllarım
Beyaz düşleri kabuslarda gördü
Gözümden kara talihim
Yağmurlarım hep vakitsizdi
Açılan yaram dikiş tutmadı
Umutlarım dedikçe
Acılar yakamı ilikler
Ah babam
Seni benden iki kere ayırdılar
Oysa
Nasıl muhtaçtım varlığına
Kışları bahar bilecek
Sevgine sarılacak
Dallarım kanadım olacaktın
Sensiz kırıldım
Eskidim
Esmer zaman akışında
Hep acıların gülüşünde babam
El değmemiş yalnızlığa katık oldum da
Ondandır sıklaştı gelmelerim
Ondandır uçurum uçurum duygularım
Ve ondandır toprağını ıslatır
Kırmızı incilerim
Bilmiyorum
Beni duyuyor musun
Ne istiyorum biliyor musun
Siyah gecelerime yıldız toplamanı
Sabahlarıma güneş ısmarlamanı
Güneş ısmarlamanı BABAM
Meryem ASLAN
Kaderim
Senin duaların
Son nefesinle
Siyaha büründü
Bilmiyorum
Haberimi alır mısın
Meçhul yerinden
Bir bilsen
İsmim sızlar
Hayat kimliğimde
Çocukluğum
Acı su misali aktı
Genç yıllarım
Beyaz düşleri kabuslarda gördü
Gözümden kara talihim
Yağmurlarım hep vakitsizdi
Açılan yaram dikiş tutmadı
Umutlarım dedikçe
Acılar yakamı ilikler
Ah babam
Seni benden iki kere ayırdılar
Oysa
Nasıl muhtaçtım varlığına
Kışları bahar bilecek
Sevgine sarılacak
Dallarım kanadım olacaktın
Sensiz kırıldım
Eskidim
Esmer zaman akışında
Hep acıların gülüşünde babam
El değmemiş yalnızlığa katık oldum da
Ondandır sıklaştı gelmelerim
Ondandır uçurum uçurum duygularım
Ve ondandır toprağını ıslatır
Kırmızı incilerim
Bilmiyorum
Beni duyuyor musun
Ne istiyorum biliyor musun
Siyah gecelerime yıldız toplamanı
Sabahlarıma güneş ısmarlamanı
Güneş ısmarlamanı BABAM
Meryem ASLAN
4 Mart 2009 Çarşamba
2 Mart 2009 Pazartesi
28 Şubat 2009 Cumartesi
24 Şubat 2009 Salı
SILA MEKTUBU

Gönlüme bir sevda beyazı kondu,
Elimde tuttuğum sıla mektubu.
Okudum, yazılar, gözümde dondu,
Elimde tuttuğum sıla mektubu.
Yaylamın rüzgârı çarptı yüzüme,
Dumanlı dağlarla döndüm özüme,
Gurbet mi,bir daha gelmez sözüme,
Elimde tuttuğum sıla mektubu.
Pınarın suyundan içtim, doymadım,
Kaç dere,kaç tepe geçtim saymadım,
Kuşlar şarkı söyler, bense duymadım,
Elimde tuttuğum sıla mektubu.
Anam babam iyilermiş, çok şükür,
Ağamdan, bacımdan yazmışlar, fikir,
Dün askere gitmiş, emmoğlu Bekir,
Elimde tuttuğum sıla mektubu.
Gurbetteyim, ruhum sılaya gitti,
Konuştu bir saat muhabbet etti,
"Cevap bekliyorum" sözüyle bitti,
Elimde tuttuğum sıla mektubu.
Meryem ASLAN
23 Şubat 2009 Pazartesi
22 Şubat 2009 Pazar
GAM DEĞİL (YİTİKOZAN)
Yakacağım bütün gemilerimi
Bir daha geriye dönmeyeceğim!
Ben de yanacağım sonsuza kadar
Kıyametler kopsa sönmeyeceğim!
Kömür gözlerinde mehtap yüzerken
Özlemin, gurbette beni üzerken;
Gönül, imbiğinden sevda süzerken,
Ben uçurumlara sinmeyeceğim!
Gam değil, düşsem de zulmün ağına
Ah!.. ışınlanırım senin çağına;
Kuşlar gibi konup gül dudağına
Fırtınalar çarpsa inmeyeceğim!
Sevmek, var olmaktır benim ülkemde
Çileye adanmak yoğrulmak hem de!
Senin ile hemhal olduğum demde
Yağmur olacağım, dinmeyeceğim!
DURMUŞ KAYA (YİTİKOZAN)
Bir daha geriye dönmeyeceğim!
Ben de yanacağım sonsuza kadar
Kıyametler kopsa sönmeyeceğim!
Kömür gözlerinde mehtap yüzerken
Özlemin, gurbette beni üzerken;
Gönül, imbiğinden sevda süzerken,
Ben uçurumlara sinmeyeceğim!
Gam değil, düşsem de zulmün ağına
Ah!.. ışınlanırım senin çağına;
Kuşlar gibi konup gül dudağına
Fırtınalar çarpsa inmeyeceğim!
Sevmek, var olmaktır benim ülkemde
Çileye adanmak yoğrulmak hem de!
Senin ile hemhal olduğum demde
Yağmur olacağım, dinmeyeceğim!
DURMUŞ KAYA (YİTİKOZAN)
20 Şubat 2009 Cuma
19 Şubat 2009 Perşembe
AĞIT (AŞIK ÇEPNİ)
Sırma saçlı güzelim; söyle neydi günahım?
Kül edip eşeledin sinem üstünde harı.
Cehennem oldu gecem; kara doğdu sabahım.
Aldı elimden seni karlı dağın rüzgârı.
Bulmak için izini, attım gönlümü suya.
Kasvetli gecelerde yalvardım dolunaya.
Yitirdim umudumu gün dalarken uykuya.
Çağlayanlara döktüm içimdeki efkârı.
Nerdesin; söylerler mi sorsam gonca güllere?
Bıraktın gittin beni bilmediğim ellere.
Haykırırım sevdamı sabah esen yellere,
Belki geri getirir diye sevdiğim yârı.
Bu sevda ömür boyu sürer sandım, yanıldım.
Garip gönlüm murada erer sandım, yanıldım.
Kınalım bir gün beni arar sandım, yanıldım.
Yine kışladı gönlüm; göremedim baharı.
Pare pare ciğerim; dertli kalbim sızılı.
Saçlarında yansırdı tan yelinin kızılı.
Çepni garibim; hüzün defterimde yazılı.
Gayrı toprak söndürür yüreğimdeki nârı.
Kül edip eşeledin sinem üstünde harı.
Cehennem oldu gecem; kara doğdu sabahım.
Aldı elimden seni karlı dağın rüzgârı.
Bulmak için izini, attım gönlümü suya.
Kasvetli gecelerde yalvardım dolunaya.
Yitirdim umudumu gün dalarken uykuya.
Çağlayanlara döktüm içimdeki efkârı.
Nerdesin; söylerler mi sorsam gonca güllere?
Bıraktın gittin beni bilmediğim ellere.
Haykırırım sevdamı sabah esen yellere,
Belki geri getirir diye sevdiğim yârı.
Bu sevda ömür boyu sürer sandım, yanıldım.
Garip gönlüm murada erer sandım, yanıldım.
Kınalım bir gün beni arar sandım, yanıldım.
Yine kışladı gönlüm; göremedim baharı.
Pare pare ciğerim; dertli kalbim sızılı.
Saçlarında yansırdı tan yelinin kızılı.
Çepni garibim; hüzün defterimde yazılı.
Gayrı toprak söndürür yüreğimdeki nârı.
ATEŞ GEÇİDİ SEVDA
Ateş geçidi sevda
Beni çağırıyor
Gitmez miydim
Gücüm yetseydi
Yalnızlığın isyanı tükenseydi
Sessizlik fırtınayla yarışsaydı
Sesim sesine kavuşurdu
Gitmek inadına
Yorulur muydum
Hasret adımlarını
Yolunda kanatmaz mıydım
Gel gör ki
Çaresizliğim
Buzulların zirvesi
Kimsesizliğim
Kaderin çürük perdesi
Karanlığım
Güneşin kirpiklerinden akar
Yalnızlık bütün geleceğim
Her gün düşümlerinde kahrolacağım
Biliyorum
Çok uzak değil sevda gülüşü
Saçlarımda nemlenir nefesi
Ölesiye titretir her yanımı
Ölmek gibi gerçek
An gibi yaşamak
Çirkinliklerden uzak
Ne güzel sevda kanamak
Gözbebeklerinde yanmak
Tüm umutsuzlukları
Umut deryasına salmak
Kaybolmak bir rüya ortasında
Sarsar beni zindan düşünceler
Mum ışığının gölgesine sığınırım
Gel diyor gel
Ateş geçidi sevda
Gücüm yetseydi
Her şeye rağmen
Çok şeye
Gitmez miydim
Vuslatı hasret yağmurlarıyla
Yıkamaz mıydım
Görmüyor musun
Sensiz aydınlıkta
Ucsuz bucaksız karanlıktayım
Beni çağırıyor
Gitmez miydim
Gücüm yetseydi
Yalnızlığın isyanı tükenseydi
Sessizlik fırtınayla yarışsaydı
Sesim sesine kavuşurdu
Gitmek inadına
Yorulur muydum
Hasret adımlarını
Yolunda kanatmaz mıydım
Gel gör ki
Çaresizliğim
Buzulların zirvesi
Kimsesizliğim
Kaderin çürük perdesi
Karanlığım
Güneşin kirpiklerinden akar
Yalnızlık bütün geleceğim
Her gün düşümlerinde kahrolacağım
Biliyorum
Çok uzak değil sevda gülüşü
Saçlarımda nemlenir nefesi
Ölesiye titretir her yanımı
Ölmek gibi gerçek
An gibi yaşamak
Çirkinliklerden uzak
Ne güzel sevda kanamak
Gözbebeklerinde yanmak
Tüm umutsuzlukları
Umut deryasına salmak
Kaybolmak bir rüya ortasında
Sarsar beni zindan düşünceler
Mum ışığının gölgesine sığınırım
Gel diyor gel
Ateş geçidi sevda
Gücüm yetseydi
Her şeye rağmen
Çok şeye
Gitmez miydim
Vuslatı hasret yağmurlarıyla
Yıkamaz mıydım
Görmüyor musun
Sensiz aydınlıkta
Ucsuz bucaksız karanlıktayım
Kaydol:
Yorumlar (Atom)





























