Sizlerden seçilen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sizlerden seçilen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Mart 2009 Pazartesi

YAZGI ( AŞIK ÇEPNİ )


Gün sızılı
Tan kızılı bir seher vakti
Faroz burnuna doğru
Karadenizin kara sularını bir taka yarıyor
Sevdalarını gömmüş sinesine Dursun reis
Bereketli bir gün için Allaha yalvarıyor

Kıpkızıl sımsıcak şeydi düşleri
Can gibi tenha
Ruh gibi derin

Hamsi kaynıyordu deniz
Reisi bir görseniz
İçi içini yiyordu
Bahtı kara değildi gayrı
Güne şükrediyordu
Morarmış dudaklarında bir kesme gayde
Uy denuz kara denuz
Doldi da taşamayi
Yüreğine doldurup duyguların hasını
Gayrı yeter diyerek
Çevirdi rotasını

Keşke gerçek olsaydı düşleri
Can gibi tenha
Ruh gibi derin

Gök zifire büründü bir anda
Giderek şiddetlendi fırtına
Bir histeri kapladı tüm vücudunu
Sanki kör bir hançer saplandı sırtına
Yıldırımlar iniyordu kara bulutlar arasından
Ve bir kez daha dehşetle irkildi reis
Karadenizin karasından

Asude bir suydu düşleri
Can gibi tenha
Ruh gibi derin

Başını azgın dalgaların göğsüne vura vura
Gömüldü karanlık sulara
Reisin hamsi dolu takası
Kaderi böyleydi
Birleşmemişti ki iki yakası

Dipsiz bir kuyuydu düşleri
Can gibi tenha
Ruh gibi derin

Takasını alan
Umudunu çalan sular karıştı gözyaşlarına
Donuk bakışları kaydı Faroz yamaçlarına
Boğazı bin bir düğüm
İsyanını yutkundu
Bir acı çaresizlik kapladı içini
Tutunduğu tahtaya baktı baktı
Ve yavaşça
Tahtayı bıraktı

Sessiz bir ölüme kaydı düşleri
Can gibi tenha
Ruh gibi derin

AŞIK ÇEPNİ

Hece Ustasından NEFİS SERBEST SUSTUM BE ABİCİM DİYECEK SÖZ BIRAKMADIN

KALEMİN KAVİ İLHAMIN DAİM OLSUN SAYGILARIMLA

7 Mart 2009 Cumartesi

KALEMİN ZAFERİ



Bu gün sebebini bilmeden dolaşıyorum
gönül sarhoşluğunda mustarip.

Hayatın boşluğuna basıyor ayaklarım
Bitkin bitap düşmüşüm
Umarsızlıktan,
şamar oğlanı olmaktan.
Yarın endişeleri kaplıyor içimi
ve güneşe takılı kalıyor gözlerim.
Birazdan gün batacak,
her zamanki gibi
kaygısızlar yatacak.
ben yine bu yollardayım dur duraksız.
Obur dinazorların yuttuğu lokmalar için boğuşacağım
artık yazma vaktidir
kalemim sol cebimde kuşkusuz.
Yalın kılıç mısralarda vuracağım onları
en etkili silahım kalemim.
mezalimin , çapulcunun ensesinde olmalı nefesim
ve akşam oluyor
çekti güneş perdelerini
yarın her şeye rağmen
elimi taşın altına koyacağım
yine tüm medeni cesaretimle
sözümün ardında
güneşin önünde olacağım bir adım
susanlara nispet
ağlayanın malı gülene kalmayacak
olursam görevin neferi
iki kirpik arasında kalemimin zaferi

İLHAMİ ARSLANTAŞ

Canım Babacım kaleminin nehri daima aksın
Seni seviyorum Hürmetlerimle

22 Şubat 2009 Pazar

Gizlice (YİTİKOZAN)



Şiiri okumak için resme tıklayın

GAM DEĞİL (YİTİKOZAN)

Yakacağım bütün gemilerimi
Bir daha geriye dönmeyeceğim!
Ben de yanacağım sonsuza kadar
Kıyametler kopsa sönmeyeceğim!

Kömür gözlerinde mehtap yüzerken
Özlemin, gurbette beni üzerken;
Gönül, imbiğinden sevda süzerken,
Ben uçurumlara sinmeyeceğim!

Gam değil, düşsem de zulmün ağına
Ah!.. ışınlanırım senin çağına;
Kuşlar gibi konup gül dudağına
Fırtınalar çarpsa inmeyeceğim!

Sevmek, var olmaktır benim ülkemde
Çileye adanmak yoğrulmak hem de!
Senin ile hemhal olduğum demde
Yağmur olacağım, dinmeyeceğim!

DURMUŞ KAYA (YİTİKOZAN)

19 Şubat 2009 Perşembe

AĞIT (AŞIK ÇEPNİ)

Sırma saçlı güzelim; söyle neydi günahım?
Kül edip eşeledin sinem üstünde harı.
Cehennem oldu gecem; kara doğdu sabahım.
Aldı elimden seni karlı dağın rüzgârı.

Bulmak için izini, attım gönlümü suya.
Kasvetli gecelerde yalvardım dolunaya.
Yitirdim umudumu gün dalarken uykuya.
Çağlayanlara döktüm içimdeki efkârı.

Nerdesin; söylerler mi sorsam gonca güllere?
Bıraktın gittin beni bilmediğim ellere.
Haykırırım sevdamı sabah esen yellere,
Belki geri getirir diye sevdiğim yârı.

Bu sevda ömür boyu sürer sandım, yanıldım.
Garip gönlüm murada erer sandım, yanıldım.
Kınalım bir gün beni arar sandım, yanıldım.
Yine kışladı gönlüm; göremedim baharı.

Pare pare ciğerim; dertli kalbim sızılı.
Saçlarında yansırdı tan yelinin kızılı.
Çepni garibim; hüzün defterimde yazılı.
Gayrı toprak söndürür yüreğimdeki nârı.